Karanlık ve Bayard
Şehir bir anda karanlığa gömülmüştü. Gece geç saatlerdi.
İlk anda korku kapladı içini, tıpkı küçük bir çocuk olduğu
zamanlardaki gibi. Hemen koşup yatağın içine girdi. Kalbi hızla
çarpıyordu. Işık görememek dayanılmazdı. Örtüyü üzerine
çekti; oysa, karanlıkta örtüyü üzerine çekse de karanlıkta
kalacağını biliyordu. Önceki düşleri geldi, aklına. Karanlıkta
fizyolojik etkilerle bazı şekiller görürdü. Bunlara hayal ürünü
olan sesler katılırdı. Şekiller ve sesler ahenkle vals yapsa da
bunların o anda, anlamını idrak edecek halde değildi. Yıllardır
insanların karanlıktan korkacağını, büyüse de, düşünürdü.
İnsanların karanlık karşısında çaresiz kalacağını ...
Dışarıda adeta yaprakların bile dayanmasının zor olduğu bir
rüzgar vardı. Artık hayal ürünü sesler dışarıdaki rüzgarın
sesine karışmıştı. Biraz rahatladı. Örtüyü, son derece
korkmuş bir şekilde açtı. Yine bir şeyler görmüyordu. Kalp
atışları daha da hızlandı. Gözleri kan basıncının etkisiyle
yuvalarından fırlayacakmış gibi oluyordu. Aklına , küçükken
annesinin kendisine mırıldandığı ezgi geldi. İnce ve yavaş bir
ses tonuyla onu söylemeye başladı. Bir süre devam ettirdi. Zaman
mutlaka ilerliyordu; fakat o bunu hissedemiyordu. Sonra bir ses duydu
ve irkildi.
Ancak “ Orada kim var? “ diyebildi. Ses yoktu. Daha güçlü
bir tonla yineledi ,“Orada kim var? “ Yine cevap yoktu . Etrafını
aydınlatabileceği bir feneri yoktu. Örtüyü tekrardan üzerine
çekti. Sesleri kulağıyla takip ediyordu. Boncuk boncuk terlemeye
başladı. Sesler tıkırtı şeklinde daha çok ayak sesi
şeklindeydi. Saniyeler geçtikçe, durum daha da dayanılmaz hale
geldi. Buna daha fazla dayanamayacağını düşünüyordu. Bu
durumdan kurtulmak için örtüyü yavaşça sıyırdı; ses
yapmamaya çalışıyordu. Ayaklarına kadar sıyırınca önce sağ
ayağını sonra da sol ayağını çıkartarak doğruldu. Terin
etkisiyle aniden üşüdü ve titredi. Ayağa kalkarak, parmak
uçlarında ufak adımlar atmaya başladı. Karanlığın, korkunun
etkisiyle adımlarını hızlandırdı ve mutfağa doğru yöneldi.
Amacı mutfaktan bir bıçak alıp, karşısına çıkan ve tehlike
olarak gördüğü bir şeye karşı kendini korumaktı. Bunca yıldır
kendi canının yanmasına tahammül edememiş ve kimseyi incitmemiş
olduğunu hatırladı. Yapamazdı ; fakat yine de kendini koruması
gerektiğinin farkına vardı. İç dürtünün de etkisiyle,
karanlıkta ve görme yetisinden mahrum olarak, mutfağa girdi.
Çekmeceleri tek tek ve yavaşça açarak, bir bıçak buldu. Bıçağı
kavradı. Onda karşısına çıkabilecek birini öldürebileceğini
bile düşündü. Bu duyguyla mutfaktan yavaşça çıktı.
Tıkırtıları tekrardan duymaya başlayınca, panik yaptı; ne
yapacağını bilmiyordu. Dört beş adım attıktan sonra takıldı
ve düştü. Kafasını yere çarpmasının etkisiyle, bayıldı.
Yeni bir düşe daldı. Rüyasında annesi, ufak bir çocukken
kendisine korkmaması için söylediği ezgiyi, söylüyordu. Rüyada
da olsa ufak bir rahatlama yaşadı.
Taki tekrar o tıkırtıları duyana kadar. Tıkırtıları
duyduğunda, adrenalin vücudunu esir almıştı ve bir süre önce
yaşadıklarını tekrardan, yaşadı . Fark etmese de yerde
kıvrandı. Annesinin ezgisi bulanıklaşmaya ve desibeli azalmaya
başladı. Bulanık bir halden berrağa doğru bir görüntü
oluşuyordu. Annesini gördü. Altın sarısı saçlarını ve beyaz
tenini. Dışarıda yağmur başlamıştı ve içerisi soğuktu,
üşüyordu. Baygınlık hali devam ediyordu. Çocukluğunu gördü.
Annesi ince dişli tarakla saçlarını tarıyordu; çok severdi
.Annesi saçlarını tararken tarif edemediği hisler kaplardı
içini. Tıkırtıların tekrardan duyulmasıyla birlikte yine güzel
şeyler yerini korku dolu duygulara bırakmıştı. Sokak
lambalarının aydınlattığı bir sokakta yürüyordu. Arkasından
birinin onu takip ettiğini hisseder gibi oldu. Adımlarını
hızlandırdıkça sanki arkasından geldiğini sandığı kişi de
hızlanıyordu. Göz bebekleri büyüdü; koşmaya başladı.
Ayaklarının çıkardığı sesten dolayı arkasındakinin artık
duymuyordu, uzunca bir süre koştu. Evini gördüğünde daha hızlı
koşmaya başladı. Eve vardı ve kapıyı hızlı bir şekilde açtı
,içeri girdi. Sertçe kapıyı kapattı. Terlemişti; ve
kurtulmuştu. Üzerini değişti. Ellerini ve yüzünü yıkadı.
Camdan dışarı baktığında dolunayın tüm geceyi adeta bir
gündüz gibi aydınlattığını gördü. Dışarıda kimse yoktu.
Bir an arkasından birinin gelmediğini düşündüyse de gelen
kişinin saklanmış olabileceği ihtimali aklına geldi.
Sokak
lambaları söndü .Ayılıyordu ,elektro-şok bitmişti. Şehir aydınlanmış ve Bayard uyanmıştı.