Bir su taneciği ve yeni bir su taneciği


Damlayan bir su taneciği.
Diğerlerinin arasından geçti.
Düşündü; güçlü olan ben miyim, yoksa güçsüz olan onlar mı?
Devam etti yoluna.
Şeklini aldığı, kendisinden daha güçlü olan kabın en alt noktasına kadar.

Ötekilerden daha güçlü.
İtti onları biraz yukarıya.
Bazıları, özgürlüğüne kavuştu.
Yukarıya iten damla, esirdi hala.
Düşündü; güçlüydü.


Her damlanın düşüşüyle, yakındı biraz daha özgürlüğe.
Damlalar düştükçe,
Tebessüm etmeye;
Yukarıya çıktıkça,
Gülmeye başladı.

Az zaman kalmıştı; haykırıyordu.
Sonunda ulaşabildi; kohezyonun kabın yüzeyinde yarattığı bombeye.
En fazla birkaç damla vardı; direncin kırılması ve özgürlüğe.

Kırıldı!

Kabın dışına çıkarken bile, kaba mahkumdu.
Bunu umursamadı.
Yere ilk değdiği an,
“Özgürüm” diye düşündü.

Yerdeki toz tanecikleri sardı etrafını.
İçine girdiler önce,
Çözündüler, yavaşça.

Bulanıklaştı.

Ardından gelen tanelerin etkisiyle, ilerledi.
Bir süre ilerledikten sonra, mazgalı gördüğünde,
...
Mazgalın parmaklıkları arasından düşen tanecikleri gördükçe,
Gülümsedi.
Düşmediğini görünce,
Öylesine güldü ki, yine onlardan daha güçlü olduğunu düşündü.
Birkaç saat geçti. Mazgalın kenarından geçen birinin ayakkabılarının arasına tutunarak,
Yer değiştiriyordu.

Yine güçlü olduğunu düşündü; diğer tanecikler adımın etkisiyle kenarı savrulmuş,
Yer değiştirme zevkinden, mahrum kalmışlardı.
Oysa, kendi de sadece yerdeki çıkıntıları ve o çıkıntılarda bırakılan damlaları görüyordu.
Daha kuru olan yerlere gelindikçe,
Damlalar, tek tek, kendini yerde buluyordu.
Sona kaldığı için; güçlü gördü kendini.
Güneş kendini göstermiş,
Geceden yansıyan ışınların soğuttuğu yerleri,
Isıtmaya yeniden başlamıştı.

Garip bir şey hissetti.
Genişliyordu, dayanaksızdı.
Hayır! Ben güç...

Buharlaştı.

Damlayan yeni bir su taneciği.
Diğerlerinin arasından geçti.
Düşündü; güçlü olan ben miyim, yoksa güçsüz olan onlar mı?