Yaşarken Ölüp Zamana

Yine aynı duvarlar.

Zaman suskun.

Odaya sızıyor yine hayaletin.

Dinle…


Gecenin dibindeyim, gözlerim kan çanağı,

Sözüm var zamana, bir ben varım çürüyen hâlâ.

Saatler suskun, beynimdeki düşünceler vurgun.

İçimde bir ben var tükenir; sen toprakta durgun.

Her anlam, geceyle iki kat çoğalır odamda.

Masumiyet terk eder insanı, ilk nefeste, doğumda. Yürürüm hatıralarla, içim paramparça, Yazmak isterim seni, kitaplara, sayfalara

Sığmazsın ki satırlara.


Haykırmak isterim, boğazımda kör bir düğüm Susmak en büyük yalan, o yüzden sustum bugün Sana dünyalar söylerdim dün, ama yok artık gücüm Burası benim sessizce yalanlarımı gömdüğüm


Haykırmak isterim ama düğümlü boğazım,

Susmak yalan, o yüzden sustu dün birazım.

Dün dünyalar söylerdim, bugün yok artık gücüm,

Burası sessizce bütün yalanlarımı gömdüğüm.


Aynada yüzüm, bir gölge kadar yorgun.

Gözlerim rengi atmış eski bir tablo, solgun.

Vücudum değil belki ama kederim artık olgun.

Sordum hayata, dedi ki; "Daha çok toysun"


Gömülüyorum yine, meze oluyorum geceye,

Konuk olmak istiyorum senin o sonsuz hecene.

Kaldırıyorum kadehi, diyorum sana şerefe,

Belki duyuyorsundur, sesim varır mı cennete?


İnanmasam da cennete,

Aitiz içimizdeki iblise. 


Konuşamıyoruz haftalardır babamla

Yaşıyoruz içimizde kanayan o yaralarla

Yaşıyor; videolarla, notalarla, anılarla,

Uykusuz; odalarda, bitmeyen o sabahlarda

Şahit olmak ister misin içimizdeki fırtınaya?


Sen yaşarken ölüp toprağa, 

Biz yaşarken ölüp zamana, 

Hapsolduk.


Haykırmak isterim ama kelimeler kurşun

Döndüm baktım arkama; yine evde yoksun.


Ara sıra bir rüzgar ol, es düşüme.

Veda etmiyorum, bu son değil, bekle;

Kavuşuruz elbet...

O sonsuz sessizlikte

…seninle.